31 Temmuz 2011 Pazar

Spoiler

Selamlar yeniden,
Eleştirilerinizi tahmin ettiğinizden daha çok dikkate alıyorum. Yapıcı eleştirilerinizi email olarak da gönderirseniz sevinirim. Resimli, sıkıcı olmayan yazılar istediniz ben de öyle yapacağım. Şimdilik hayatın anlamıyla ilgili yazılarıma ara veriyorum, iki yazı daha yazacaktım onlarla ilgili. Şimdilik Harry Potter'ı araştırıyorum, dikkatimi çeken şeyleri paylaşacağım. Ondan sonra da Yüzüklerin Efendisi'yle ilgili bir yazı yazmayı planlıyorum. Ama sanırım bu yazılar biraz uzun sürecek.

Bu yazılar hakkında siz de bir şeyler araştırıp bana gönderebilirsiniz benim için de süpersonik olur. Bunu yapmasanız da en azından bu blogu arkadaşlarınıza önerir, facebook twitter gibi ortamlarda paylaşırsanız hepimizin açısından iyi olur. Michael işin örgütlenme ve bilinçlendirme kısmını yaparken ben de din konusunda bilinçlendirmeye çalışıyorum. Din konusunda senin de, benim de, hepimizin büyük eksiklikleri var. En büyük nedeni de din konusunda Kur'an dışındaki kaynaklara başvurmamız. Benim yazılarımda sürekli ayet paylaşmam da bu yüzden. Kaynak olarak Kur'an'a bakmaya alışın diye.

CHGZS ismine gelince, bir kişi buldu bile. Siz de ne olduğunu kolayca bulabilirsiniz, ipuçlarıma bakın.

Sevgilerimle,

29 Temmuz 2011 Cuma

Hayatın Anlamı - 2

Selamlar,
Geçen yazımda hayatın anlamını oluşturan bir parçadan bahsetmiştim. Bu yazı da o parçanın doğurduğu bir başka parça olacak canlar.

Hatırlarsanız sabırdan bahsetmiştim (hatırlamanıza gerek yok la azcık aşşa bakın yazıyo). Şimdi öyle bir şey söyliyeceğim ki hem sabır bu kavramı doğurmuş olacak hem de bu kavram sabrı doğurmuş olacak. O kavram geliyor:

Şükür.

Niye şükür? Sabrettikçe, zorlukları atlattıkça Allah’a sabrı verdiği için ve zorlukları atlattırdığı için şükrederiz. Durumumuza şükrettikçe de diğer zorluklara karşı sabrederiz. Kısır döngüye giriyor aslında biraz, şükrettikçe sabrediyor sabrettikçe şükrediyoruz.

Peki hayatın anlamına dahil etmemin sebebi ne?
Kur’an’dan sizin için geliyor:
Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” Bakara, 152

Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah'a şükredin.” Bakara, 172

Allah'a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu (O'nun nimetlerine) şükretmezler.” Yunus, 60

Andolsun, biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.” Lokman, 12

Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?” Yasin, 35

Allah, onun bize verdiği nimetler ve kolaylıklar için ona şükretmemizi istiyor ancak şükre ihtiyacı olmadığını ve şükretmemizin bize yararı olduğunu vurguluyor. Niye? Çünkü şükredersek sabrederiz, sabredersek zorlukların üstesinden geliriz. Hani önceki yazıda demiştim ya Allah sınavda kitapları açmamıza izin veriyor. Kitapları da geçtim, resmen Allah bize cevapları veriyor.

Tamam, bazılarınız şükür ve sabrın hayatımızı kolaylaştıracak şeyler olduğunu ama anlamı olmadığını düşünüyor olabilir.

Doğrudur kolaylaştırır. Kolaylaştırmasının asıl sebebi de bahsettiğim 3 parçanın bir döngü halinde hayatın anlamını oluşturması.

Bir sınav içindeyiz. İrademiz var ve fani dünyada sınanıyoruz. Burada anlaştık mı? Sınav sorusu ise şu: Allah’ın yolunda mı kalacaksın yoksa İblis’in oyunlarına mı kanacaksın?

Şimdi şöyle söyleyeyim ruhlarımızın niye yaratıldığını melekler, iblis, cinler bilmez, biz de bilemeyiz. Bunu yalnızca Allah bilir. Ama niye Dünya’ya gönderildiğimiz ve bu yaşamımız boyunca ne yapacağımız hayatın anlamını oluşturur. Birçoğumuz yaratılışın anlamı ve hayatın anlamını karıştırıyoruz. Ancak yaratılışın anlamını dediğim gibi bilemeyiz. Ben sadece hayatın anlamından bahsediyorum.

Şimdi neyi anlatmak istediğim biraz daha anlaşılır oldu sanırım?

Sınav ve vereceğim cevap hayatın anlamını oluşturuyor dedim. Sabır ve şükür cevabı iki parçası. Eğer sabır ve şükürde başarılı olabilirsek cevapta da başarılı olabiliriz. Yalnız cevabı oluşturan son bir parça daha var bu da üçüncü parça yani bu yazı serisinin sonuncusu.

Sabır ve şükrü doğuran aynı zamanda sabır ve şükrün doğurduğu diğer bir kavram. Tahmin edebildiniz mi?

Cevab veremedi.

Nekst epizot: Hayatın Anlamı - 3

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Hayatın Anlamı - 1

Merhabalar,
Bu gece Berat Gecesi, beraat edileceğimiz gece. Allah’a tövbe edelim ki salih amellerimiz karşısında bizi affetsin. Bu geceden sadece şirk koşanlar, haramla geçinenler ve zinaya karışanlar faydalanamayacak.

Bu gece hazır dini duygularım tavan yapmışken bulmak için uzun yıllarımı harcadığım sonunda yavaş yavaş kendiliğinden gelen üç şeyin ilkini sizlere anlatacağım. Hani filmelerde, kitaplarda olur ya millet dağlara taşlara tırmanır çöllere gider oraya gider buraya gider keşiş arar bulunca sorar keşiş de atar tutar ya da saçmalar. Bu gece ilkini açıklayacağım şey kendimce bulduğum hayatın anlamı. Tek bir anlamı olmadığını düşünüyorum, onun için üç bölümde yazacağım. Bakın kendimce diyorum ki bunların %100 doğru olduğunu iddia ettiğim gibi bir anlam çıkmasın.

Bu gece sabırdan bahsedeceğim. Belki sıkılırsınız yazıdan ama sonuna kadar okumanızı rica ediyorum. Belki de sonuna kadar okuyup hiçbir şey anlamayacaksınız.Ya da “bu mu lan hayatın anlamı ne alakası var” diyeceksiniz. Birden anlamanızı beklemiyorum zaten, ben boşuna mı yıllarımı verdim lan?

Sabır nedir? Her tokat atana diğer yanağını çevirmek midir? Sana vurana seni sömürene tepki göstermemek midir? Kavga çıktığında yere bakıp dayak yemek midir? Hayır. Bunlardan hiçbiri sabrı açıklayamaz.

Sabır zorluklarla baş edebilmek, onları görüp de davadan vazgeçmemektir. Çakıllı olmaya başladı diye yoldan dönmemektir. Zorluklara katlanmaktır sabır.

Allah ona olan bağlılığımızı sınamak için elbette önümüze zorluklar çıkaracaktır. Ancak her atlattığımız zorluk için yani her sabır kademesi için de bizleri ödüllendirecektir, ödüllendirmektedir. Misal Michael Sikkofield bir yazısında dengeden bahsetmekteydi. Bu denge sabır-ödül ilişkisini de içerir. Aslında bu ilişki için en iyi örnek Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın meşhur hikayesidir. (Bilmiyorsanız Google’da aratabilirsiniz.)

Hepimizin zorluklar yaşadığı dönemler olur ki olacaktır da illaki. Önemli olan zorlukları bir engel görmeyerek yapıcı yönde çaba sarfetmek ve hep olması gerektiği gibi hayatımızda ileri doğru mesafe kaydetmek. Ama eğer ki bu zorluk hakkımızın yenmesiyse, buna katlanmamalıyız. Hakkımızı aramalıyız. Misal sütçüye gidiyorsunuz 10 lira veriyorsunuz 10 liralık süt yerine su katıp 5 liralık süt veriyor. Siz de arıza çıkmasın diye su katılmış süte katlanıyorsunuz. Bu sabır gerektiren bir şey değildir, hakkınızı aramalısınız ta ki 10 liraya 10 liralık süt alıncaya kadar.

Ne güzel demiş atalarımız: Sabreden derviş muradına ermiş. Allah’ın bize ardına kadar açtığı hazinelerinden bir tanesi de sonsuz sabır hazinesidir. Biz kullandıkça Allah bize sabır verir. Aslında Allah’ın sabrı kadar sabrımız vardır ama kullanmayız. İşin kolayına kaçarız, cayarız. Hayatı (klişe kaçacak ama) bir sınav olarak nitelendirirsek –ki öyle- bu sınavda Allah bize kitapları açmamıza izin veriyor. Sabır sonsuz. Bunu kullanıp kullanmamamız ise sınav sorusudur.

Şeytan ise her şeye ters gittiği için sabır konusunda da insana telaş etmesini fısıldar, elini ayağını birbirne karıştırır. Veya caymayı öğütler. Davadan vazgeçirtir, yoldan döndürür.

Sabrınızı daha fazla kullanamamaya başladığınız zaman dua edin, sabır dileyin. İşe yarayacaktır.

Biliyorum koskoca hayatın anlamı bu satırlara sığacak kadar basit değil, bu yazdığım sadece bir anahtar. Yoksa öyle bedavadan olmuyor bu işler hehe. Dağdaki bilgeye de selam söyleyin, insin aşşağa cırcır olmasın oralarda.

Bir sonraki konu sabrın doğurduğu ikinci anlam olacak, sevgilerimle