1 Ağustos 2013 Perşembe

Müslümanlara ve Kendini Müslüman Zannedenlere

Merhabalar dostlar, merhabalar canlar.

Size çook uzun bir zaman önce yeni yazılar sözü vermiştim, belki birkaç gün boyunca sayfaya girip baktınız-bana güvenerek hayatınızın önemli birkaç saniyesini harcadınız. Fakat ben güveninizi boşa çıkardım. Hepinizden özür diliyorum. Gerek zor bir sene olmasıyla, gerekse bilgisayara bakmaya pek vaktim olmaması nedeniyle blogun yüzüne bakmadım. Fakat bunların hiçbiri yeterli bahaneler olamaz. Ne olursa olsun her gün ufak ufak yazar yine yazı paylaşırdım ama yapmadım. Hatalıyım.

Size borçlu olduğum özrü diledikten sonra, şimdi yazının esas kısmına geçmek istiyorum: Ey kardeşler, aylardır içim yanıyordu şu zulme şahit olurken artık dayanamadım buraya içimi dökeceğim.

İslam dini, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir barış dinidir. İslam'ın özünde huzur, saygı, sevgi ve kardeşlik vardır. Bu yüzden Allah, Kur'an kitabında soyumuzun en başı olan Hz. Adem ve Hz. Havva'dan bahsetmiş, hepimizin din, dil, millet, renk ayrımı olmaksızın kardeş olduğumuzu vurgulamıştır. Dini ibadetlerin temelinde hep yardımlaşma vardır.

Hz. Muhammed (S.A.V.) peygamberimiz de bu anlamda mükemmel bir örnek olmuştur İslam için. Hz. Muhammed İslam dinini öyle güzel göstermiştir, insanlara örnek olmuştur ki etrafındakiler bu kadar güzel bir dinin mensubu olmak istemişler, her bir birey de bu güzel dinin buyruklarına uyarak islamın silahsız-kansız bir cihat ile yayılmasına vesile olmuşlardır. Esas cihat budur, böyle olmalıdır.

Ancak şeytan her zaman müminin yolunu kesmeye and içmiştir. Bu yüzden ki, Muaviye ve onun soyunu hızla yayılan ve güçlenen İslam'ın başına geçirmek için vesveseye boğmuştur. En başlarda en zorlu düşman olan Muaviye uzun zaman müslümanlarla savaşmış fakat dinin önüne geçemeyeceğini farkettiğinde siyasi hırsa boğularak kendini müslüman ilan etmiş ve soyunu uzun bir süre halife olarak İslam devletinin başına geçirmiştir.

Dört Halife Dönemi'nde demokrasi olan devlet, Muaviye'nin işin içine girmesiyle monarşiye dönüşmüş ve Kur'an neredeyse terkedilmiştir. İnsanlar İslam'ın onlara sağladığı parasal ve manevi avantajları değerlendirebilmek için müslüman olmak yerine müslüman maskesi takmayı seçmişler ve bu maske altında İslam'ı kendi kötü emellerine alet ederek kazanç sağlamaya kalkışmışlardır. Böylece, zamanında kafirlerin (inanmayanlar) başarıyla üstesinden gelmiş müslümanlar grubu, onları kafirlerden çok daha zorlayacak bir gruba denk gelmişlerdir: Münafıklar.

Münafıklık öyle bir şey ki kardeşlerim, insanı hiç farkettirmeden Allah yolunda giden raylardan çıkarıveriyor. Şeytanın en tehlikeli kozudur bir müslümanı münafığa çevirmek. Kişi dinin şartlarını yerine getiriyor zanneder, oysa ki dinin sadece belli başlı ritüellerini yerine getirirken temellerini hiçe sayar, yaptığı ibadetlerin içini dolduramaz.

Önsözü çok uzun tuttum, işin yavaştan özüne gelmek istiyorum sevgili din kardeşim.

Zulme göz yummak, zulmün kendisini yapmaya eşdeğerdir. Zulme göz yuman zalimdir. Ve zulüm her ne koşulda olursa olsun, haklı bir yanı yoktur.


***

Başından beri Gezi olaylarını ve ülke çapındakı eylemleri takip ediyorum, hatta fırsat buldukça bizzat içinde de bulunuyorum ve inanılmaz bir zulme şahit oluyorum her seferinde. Bir tarafta eli silahsız üstü zırhsız tek yaptığı haykırmak olan insanlar, bir tarafta zırhla donatılmış elleri silahlı acımasız maskeliler. Belki bu dediklerim için önyargıya kapılıp üstüme "DIŞ MİHRAAAK" diye saldıracaksınız ama gelin önyargılarımızdan kurtulup olaya biraz dışarıdan bakalım.

Bu gördüğünüz fotoğraf Satürn gezegeninin yörüngesinde dolaşan Cassini uydusunun çektiği bir fotoğraf. Okla gösterilen mavi nokta ise bizim gezegenimiz: Dünya.  Savaşların, ölümlerin, kavgaların, küslüklerin, zulümlerin, anlaşmazlıkların, hırsızlıkların, her şeyin olduğu gezegen. Etrafında bilinen kadarıyla hayat olan başka bir gezegen daha yok. Yani aslında mucizevi bir gezegen bu gezegen.

Dışarıdan bakalım demiştim ya, baktık işte. Belki biraz fazla dışarıdan ama bazen en iyi böyle anlaşılıyor hayatın kıymeti.

O sokağa çıkan insanların derdi ne biliyor musunuz? Şu küçücük mavi nokta üzerinde yaşayacakları kısacık hayatı özgür bir şekilde yaşayabilmek. İnanın bana tek istedikleri bu. Kur'an'da da geçtiği gibi hayat ahiretle kıyaslandığında günün ancak kısacık bir anı gibi. Yani şu mucizevi mavi nokta üzerindeki ömrümüz o kadar kısa ki, bütün sorunlarımız anlamsızlaşıyor o kadar küçük bir zaman dilimini düşününce.

Peki herkesin bu kadar kısa zamanı varken bu gezegen üzerinde, bazıları ne yapıyor biliyor musunuz? Her biri Allah'ın yarattığı birer can olan, derdini haykırarak anlatamayan ağaçları kesiyor. Ne için? Ülkede odun eksikliği mi vardı? Oduna muhtaç dönemlerde miydik? Hayır. Kendisi için kesiyor, para için kesiyor. Allah'ın ve peygamberlerinin bize yüzyıllardır defalarca kez söylediği "Dünya mallarına düşkünlükten sakının" öğüdünü hiçe sayarak dünya malı için can katlediyor.  Ve bu katliama ortak olmak istemeyen insanlar sokaklara dökülüyorlar, itiraz ediyorlar. Doğru; konu sadece ağaç değil elbet. Mesele özgürlük, mesele barış, mesele huzur.

Doğrudur, bazılarınız şu ana kadar bu hükümetin yönetiminde son derece huzurlu olmuş, siyasi politikalarını son derece beğenmiş olabilirsiniz. Ancak bilin ki başkaları huzurlu değil, başkaları baskı altında, başkaları eziliyor. Bu hükümet yönetiminde yıllardır işçiler hor görülüyor, patronların daha fazla para kazanması için işçiler yeterince korunmuyor, ölüyor, parasızlıktan cinnet geçirip ailesini öldürüyor. Bu hükümet yönetiminde yıllardır ağaçlar katlediliyor, yerine altın arama istasyonları, avmler, oteller, villalar dikiliyor. Yıllardır bu hükümetin yönetiminde bir taraf sefalet çekerken bir taraf daha da dünya malıyla zenginleşiyor. Ve yıllardır bu hükümet İslam'ı ağzından düşürmüyor, kendine karşı çıkanları din düşmanı ilan ediyor.

Ey dostlarım! AKP'yi hala daha destekliyor olmak iddia ediyorum şirk koşmaktır! Daha da kötüsü şirk koştuğu halde müslüman olduğunu iddia edip zamanında Muaviye ve soyunun olduğu gibi münafık olmaktır! Neden mi?
*Hükümet eliyle kimsenin canına kast etmeyen, silah kullanmayan insanların üzerine ateş açılıyor, gaz kapsülü hedef alınıp atılıyor ve bu insanlar yaşamını yitiriyor. Allah "Bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmek gibidir" derken birden fazla insan acımasızca öldürülüyor, fakat öldürenler hala müslümanlıklarını iddia ediyor.

*Dünya malı için ağaçlar, yani sesini çıkaramayan mazlum canlar katlediliyor, oysa peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) çöle hurma ağaçları dikip küçük bir orman oluşturarak ağaçların önemini vurguluyor, korumamız ve yeşilleştirmemiz için örnek oluyor. Ağaç katilleri hala müslümanlık iddiasında bulunuyor.

*Hiçkimseyi öldürme girişiminde bulunmadan öldürülen yani katledilen masum insanlar ölürken, AKP destekçisi insanlar ölenler için "iyi olmuş, itiraz etmeselerdi" diyebiliyor ve hala daha müslümanlıklarını iddia ediyorlar.

*Biri "mitinge gitmek farz" diyor, biri "başbakanımızın yaptıkları sünnettir" diyor, öbürü" başbakanımız adeta ikinci bir peygamber gibidir" diyor, yani açık açık şirk koşuluyor ve insanlar bu müşriklerin peşlerinden gittikleri halde müslümanım diyebiliyor.

*Tayyip Erdoğan isimli kişi göz göre göre yalan söylüyor, her seferinde çelişkili konuşuyor, aksi rahatlıkla ispatlanabilir olayları meydanlarda anlatıyor ve bu adam karşı çıkanlar din düşmanı ilan ediliyor.

*Tıpkı Muaviye'nin yaptığı gibi Tayyip Erdoğan ve takipçileri, İslam'a açıkça karşı gelerek yenemeyeceklerini bildikleri için müslümanmış gibi davranıyor ve İslam'ı kendi emelleri için kullanarak her geçen gün daha da zenginleşiyorlar. Başbakan dinden bahsettikçe daha çok insanı peşine takıyor, daha çok ihaleye giriyor, daha çok mal kazanıyor ve bu duruma karşı çıkanları din düşmanı diye hedef göstererek müslümanlığa sığınıyor.

Sevgili dostlar! Birçoğunuzun uyguladığı din İslam değildir! Eğer siz namaz kılarken Allah'ın huzurunda olduğunuzu bilmiyorsanız kılmayın! Çünkü günde beş vakit Allah'ın huzuruna çıkacağını bilen kişi Allah'ın yapma dediklerini yapmazken, siz yapıyor ve gönül rahatlığıyla namazınızı kılıyorsunuz. Üstüne cennete gideceğinizi düşünüyorsunuz!

Siz oruç tuttuğunuz sırada oruç tutmayan/tutamayan başkaları yanınızda su içti-yemek yedi diye onları darp ediyorsunuz. Oruç tutan kimse saygı beklememelidir. Siz orucu Allah için değil kendiniz için tutuyorsunuz zira Allah'ın hiçbirinizin aç kalmasına ihtiyacı yoktur! Oruç tutan mümin aç kalarak kendini sınıyor, yemek bulamayanları daha iyi  anlıyor ve oruç tutmadığı zamanlar tassaruf etmesini gerektiğini anlıyor. Oysa siz sanki yemek bulamayan yoksulların yemek yiyenleri dövmesi meşruymuş gibi oruç tutmayanları dövmeyi kendinize uygun görüyorsunuz!

Gayrimüslim olan ya da inancı olmayan insanları baskı altına alıyor, onlara şiddet uyguluyorsunuz! Kendiniz gibi düşünmeyenleri dışlıyor hatta dövüyorsunuz! Sınavlarda hile yapıyor, hakkınız olmayan yerlere geliyorsunuz! Tanıdıklarınız vasıtasıyla "torpil" yaptırıp kul hakkı yiyorsunuz! Bundan sonra gidip onlar "daha çok müslümanlar" diye bazı cemaatlerin evlerine çocuklarınızı belki de kendinizi yazdırıyorsunuz, sürekli içleri boş ibadetler ediyorsunuz.

Fikri, inancı ne olursa olsun dünyevi hırslarla öldürülen insanlar için "iyi olmuş" diyorsunuz! Hakkını arayan silahsız insanlara acımasızca kimyasal gazlara boğan polise ve hükümete destek veriyorsunuz! Ramazan'ın bir barış ayı olması gerekirken tek niyeti basın açıklaması yapmak olan çocuğu 45 gündür komada duran acı dolu bir annenin toplantısına izin vermeyen, tazyikli su ve gazlarla dağıtan insanların arkasında duruyorsunuz.

Ey Adem soyundan kardeşlerim, siz yanlış yoldasınız. Siz sapkınsınız. Siz, Kur'an'da Allah'ın hakkında bol miktarda tembihlediği müşriklerdensiniz. Siz, iblisin peşinden giden şeytanlardansınız.

Ya müslüman olmadığınızı kabul edip benim güzel dinimi iğrenç işlerinize alet etmeyin, ya da gelin Kur'an'ı baz alarak İslam'ı gerçek haliyle öğrenin ve rayınıza geri oturun.

Sevgilerle