4 Haziran 2011 Cumartesi

Kemalizm ve Atatürkçülük

Hepinize yeniden merhabalar,
Öncelikle kusura bakmayın çok geciktim. Muhtemelen bu sebeple ziyaretçi kaybetmişimdir. Ancak kaderimi belirleyen sınavlarla uğraştığım için pek ilgilenemedim. Bu haftadan itibaren çok daha aktif olacağım inşallah.

Neyse bu kadar muhabbet yeter. Bu yazıda kaç haftadır içimde kalan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bazı arkadaşlara sözüm vardı, Kemalizm hakkında bir yazı yazacağıma dair, işte bu yazımda o sözümü tutacağım.

Şimdi ben böyle Kur’an’dan falan bahsediyorum ya, ben böyle yapınca beni “dinci” diye yaftalayanı var. Beni Atatürk düşmanı zannedip muhabbet kurmaya çalışan Atatürk düşmanları var. Var da var. Sizin kıt düşüncelerinizden bıktım. Taraflılığınızdan da. Zaten bu dünyayı bu hale getiren sizlersiniz, siz iki grup evet. Başımıza ne geliyorsa sizin yüzünüzden geliyor. “İnşallah” yerine “umarım” kullanınca Kemalist, modern ve bilgili oluyorum ama “inşallah” kelimesi kullanıyorsam dinci, “şakirt”, yobaz ve cahil oluyorum. Bu ne lan? Satranç mı oynuyoruz oğlum? Niye kendini ya siyah ya beyaz yapıyorsun? Bir kez de grinin bir tonu olsana! Bak gri ol da demiyorum, bir tonu ol diyorum. Benliğini farket, birey ol artık. Sürü olmaya, taraf olmaya ne kadar meraklsınız ya!

Kemalizmin tanımını yapalım isterseniz. Kemalizm nedir? Kemalizm, Allah’a inanmayıp bazen de dinlere ve peygamberlere küfredip amaçsızca ordan oraya dolaşan, içki içmeyi modernlik sanan ve bunla hava atan, entel kuntel ve ezik tiplerin düşünce sistemi diye adlandırdığı şeydir. Şimdi ben böyle dedim ya,  biliyorum kiminiz yazının devamını okumayacak bile. Atatürk’e laf ettim sanacaklar. Ey sığır ve ötesi, devamını oku hele bi.

Şimdi biraz daldan dala atlayacağım. İki veya daha fazla çocuk varsa ve sizin de bir işiniz varsa ne yaparsınız? Çocuklara bir oyun söylersiniz, çocuklar bu oyunun senaryosuna göre oynarlar, birbirlerini kovalarlar falan. Onlar oyalanırken siz de işinizi halledersiniz.
İşte aynen bu şekilde, İlluminati insanların veya topluluklara bir oyun veriyor ve insanlar bu oyunu oynayarak oyalanıyorlar. Bu sırada onlar da işlerini hallediyor.

Türkiye’de oynanan bu oyun defalarca farklı şekilde denendi. Her seferinde insanlar taraf seçmeye zorlandı. Sonunda tarafçılığa alıştırdılar ve esas oyun başladı. Önce, insanların en büyük değeri olan din sömürüldü ve yeni bir taraf oluşturuldu. Bu taraf daha sonra “dinci” ve “şakirt” olarak adlandırılacaktı. Bu tarafın temelleri iyice oturduktan sonra buna karşı kesim şekillendirilmeye başlandı. Kimdi bu muhalif kesim? Atatürkçülerdi. Atatürkçüler düşünen, çağdaş ve birey olmayı bilen insanlardı. Bilgililerdi, kanmıyorlardı, Türkiye’nin koruyucusuydular. Düyanın başındaki heriflerin en istemediği şey de böyle insanların varlığı değil midir? Biliyorsunuz ki, bilimiyorsanız da öğrenmiş oldunuz, bunların en iyi taktiği “krizi fırsata çevirmek”tir. Bu tip insanlar onlar için krizdi ve çok rahat bir şekilde fırsata çevirdiler. Önce bu kesim yabancı kelimelere alıştırıldı, daha sonra çeşitli düşünce akımları önlerine sürüldü. Bunlara da güzelce alıştılar, birçoğu kendini bir akıma dahil etti. Yabancı kelimelere alıştıkları için “Kemalizm” daha hoş geldi kulaklarına. Sorunca “Kemalist” demeye başladılar. Çünkü “Sosyalist, Ateist, Marksist” gibi şeylere alışmışlardı. Atatürkçü demek yetmiyordu, Kemalist diyince daha “modern” oluyorlardı. İşte bu güruh, bu şekilde farklı isimdeki başka bir akıma transfer edildi ve karşılıklı oynamaları için dincilerin karşısına konuldu. İki taraf “şakirt, kemalist” diye diye atıştılar, atışıyorlar hâlâ. Çok güzel oyalanıyorlar.

Demin Kemalizmin öznel tanımını yaparken Atatürkçü olmadığımı düşündünüz değil mi? Çünkü siz Kemalizm ile Atatürkçülüğü aynı şey zannediyordunuz. Kemalizm ilk kim tarafından çıkarılmış bunu biliyor musunuz? İngilizler 1930’lu yıllarda Atatürk demek istemedikleri için “Kemalist” demiştir bu güruha. Çelişkiye bak! Hem Atatürkçüyüm diyorsun hem İngilizlerin bulduğu kelimeyi kendini tanımlamak için kullanıyorsun!

Dur daha, diğer çelişkileri de sayayım. Atatürkçülük neyi savunur? Türkçe konuşmayı, Türkçe kelimeler varken yabancı kelimeleri gereksiz kullanmamayı değil mi? E sen Atatürkçülük demek varken Kemalist diyorsun? Hani nerde Atatürkçülüğün?
Ayrıca Kemal kim oğlum? Kemal kim? Bir tane afedersiniz dingil çıkıp “Mustafa” diye film yapınca kızıyorsunuz, ama kendinize Kemalist diyorsunuz. Var mı böyle çifte standart? Hani nerede eşitlik, nerede Atatürkçülük?(Bu arada Mustafa filmini kesinlikle savunmuyorum.)

Bu kendine Kemalist diyen güruh, ateist olmayı da çok seviyor. Onu bunu inkar ediyor, dine küfrediyor, dine bağlı olanları “cahil” diye yaftalıyor. E be gerizekalı, sen kendin olmayarak, o “sürü”nün yaptılarını yaparak yobazın, cahilin önde gideni oluyorsun. O “şakirt” diye yaftaladığın grup kadar sorgulamayan bir insansın. Onlar ne kadar dini yanlış anladırlarsa sen de dinsizliği o kadar yanlış anlamışsın.

Uyanık olun ya azıcık. O “dinci” grubu cahil bırakanların sizi de etkileyebileceğini düşünün. Etrafınızı, yaptıklarınızı bir sorgulayın. Sizi çok kolay fırsata çevirdiler haberiniz yok, istedikleri gibi oynuyorlar.

Ben Kemalist değilim kardeşim, ama sonuna kadar Atatürkçüyüm. Evet elhamdülillah müslümanım. Allah’a, Kur’an’a ve peygamberlerine inanıyorum. Atatürk’e de aklıma geldikçe dua ediyorum. Olamaz mı? Bu kadar kıt mısınız? Hem Atatürkçü hem müslüman olamaz mı kimse? İkisi de birbirlerini reddeden kavramlar değiller ki, tam tersi tabanları çok yakın! Siz bilgisayar değilsiniz, 1 ve 0 dan ibaret olasınız. Yani hem A hem B olunabileceğini kabullenin. Çalıştırın azıcık saksıyı çok zor şeyler değil bunlar.

İşte tüm bunlardan dolayı Kemalizme karşıyım! Siz de kullanmayın, kullandırtmayın bu tırt kelimeyi. Sizi oyunun bir parçasına dahil etmek için bir tuzaktır bu, kanmayın. Uyanın artık.

Gece gece yazdığım için sanırım biraz tuhaf bir yazı oldu bağışlayın, ama bu konu hakkında konuşmazsam kendimi yiyecektim.
Hepinize iyi günler, Allah'a emanet olun. Ve Atatürk'ün yolundan ayrılmayın. 

4 yorum:

  1. Türk-Kürt,Laik-Antilaik,Alevi-Sünni vs.vs...Böl parçala birbiriyle çarpıştır...En sonunda yumuşak lokma olarak planlanan Büyük İsrail Projesi için yut...Tezgahlanan oyun bu milletimiz bu oyuna gelmiycek İnşallah...

    YanıtlaSil
  2. Şimdi İslam'ın hilafetini yıkan, hocasını asan, yazısını değiştiren, medresesini kaldıran, peygamberini yok sayan birini sevmeyi ben dinimden kendime çıkardığım pay kadarıyla tasvip etmiyorum açıkcası. O zaman Ebu Leheb'i felan da sevelim. Oh ne hoş Dünya. Ne Hümanist düzen.

    YanıtlaSil
  3. @Anderinmasti
    Şimdi canım kardeşim olaya öyle bakmaya zorlarsan her türlü şey bulursun. Hilafet ne işe yarıyordu yıkılmadan önce? Hiçbir işe yaramıyordu. Vatanı kurtardı mı? Milleti, milletin namusunu kurtardı mı? Hayır. Halife mandacıydı! Hilafet daha Emevilerde bozulmuştu. Babadan oğula geçmeye başlayınca bitti zaten. Kendi kendini yıktı hilafet. Atatürk'ün astığı hoca bi işe yarıyor muydu? Hayır, yobazdı, islamı yaymak için kılıçla kalkanla savaşılacağını zannediyordu, insan öldürmek gerektiğini düşünüyordu. Bu tip yobaz, insanları karanlığa gömen, gerçek islamı öğretmeyen hocalar isyanlar çıkarıp vatanın bütünlüğünü tehdit edince asıldılar. Bence asılmamalıydılar en azından şu an olsa ben asmazdım ama koşullar değişik, kaç yıl sonra başbakan bile asılıyor. Tuhaf karşılanmamalı.
    Medresesini kaldıran demişsin de, Süleyman'dan itibaren medreseler bir işe yaramadı ki. Beşik ulemalığı olduğundan hiçbir faydası yoktu medrese eğitiminin. Onun yerine Atatürk üniversiteler kurdurttu, modern eğitim ve pozitif bilim öğretildi insanlara. Peygamberi yok saymak derken? Ne zaman yok saymış peygamberi? Hangi sözünde hangi hareketinde? Yanlış anlama, sinirlenmedim sadece merak ettim.
    Ebu Leheble Atatürk'ü nasıl kıyaslayabilirsin ki? Ebu Leheb müşrik, para düşkünü, halka herhangi bir faydası dokunmamış bir insan. Atatürk bunlardan hangisini yaptı ki?

    YanıtlaSil
  4. @CHGZS

    Öncelikle bu mükemmel yazıyı yazdığın için sana çok teşekkür etmek istiyorum. Şunu bil ki seninle aynı düşünceleri paylaşan insanlar mevcuttur. Senin güzel sözlerine ek olarak ben de şu arkadaşa cevap vermek istiyorum izninle.

    @Anderinmasti

    Bak birader. Öncelikle Tarihçi olduğumu belirteyim öyle başlayayım sözüme. Hilafet dediğin şey Osmanlı Devleti'nin son 300 yılına grilirken bozulmaya yüz tutmuş, bilgisiz, deneyimsiz ve saray hayatına alıştırılmış sadrazamlar yetiştiriyordu. Ha bu hilafetin suçu mu yoksa Yönetimin suçumu burası meçhuldür fakat gelgelelim ki bu yönetimle Osmanlı git gide zayıflamıştır ve Avrupa devletlerinin oyuncağı haline gelmiştir. Medrese dediğin olay ise CHGZS kardeşimin belirttiği gibi çoktan bozulmuştu. Medrese Hocalığı babadan oğula geçiyordu, bilgili veya bilgisiz olması önemli değil ''Hocanın Oğlu'' olması yetiyordu. Bu sistem ''Beşik Uleması''dır. Osmanlı'da yeterli alim yetişmediyse bunlar yüzünden yetişmemiştir ve geri kalınmıştır. Geri kaldığımızı da ancak 19. yüzyılın ortalarında anlayabilmişizdir. Gelgelelim Alfabe değişikliğine. Türklerin ilk alfabesi Arap alfabesi değildir. Türk Milleti İslamiyeti seçince bu alfabeyi benimsemeyi seçmiştir fakat bu alfabe Türk Dili'ni karşılayamıyordu. Atatürk dediğin insan Türk Dilinde uzman bir Şahsiyettir. Bu değişimi yapmıştır ve dilimizi karşılayabilecek bir alfabe seçmiştir ve gayette iyi yapmıştır. Hem Arap alfabesini kullanıyorsun diye Kur'an-ı Kerim'i okuyamıyordun. Alfabe aynı fakat kelimelerdeki anlamlar farklıdır, yani Kur'an'ı okuyabilmek ve anlayabilmek için Arapça bilmen şart idi. Şimdi de okumak ve anlamak istiyorsan aynı şeyi yapıp Arapça öğrenmelisin biraderim. Ben Tarih bölümünde Osmanlıca diye ders görüyorum ve Arap alfabesini okuyabiliyorum fakat Kur'an'ı okudummu yine anlamam çünkü Arapça bilmiyorum, Türkçe'yi anlayabiliyorum. Yani uzun lafın kısası o alfabeyi bilmek Kuran'ı okuyup anlamak anlamına gelmiyor. Türkçe için hayırlı olan her şeyi yapmıştır Mustafa Kemal ATATÜRK. Yolundayız Atam...

    YanıtlaSil